Sürrealist
ressam Giorgio de Chirico’nun Gelişin Bilmecesi adlı dizi tablosundan
esinlenen kitap, İmparatorluk sonrası dönemde Karayipler’den
İngiltere’ye gelen genç bir Hintlinin öyküsünü anlatıyor. Naipaul’un en
önemli otobiyografik eserlerinden biri olarak, bir diyardan bambaşka bir
diyara gitmenin, bir ruh halinden başka bir ruh haline geçmenin
hikayesi üzerinden, en geniş anlamda “yolculuk” temasını işliyor. Ancak
yazar, yaratıcılık ve gözlemle birleştirdiği sıradışı bir ağ ile örüyor
romanı. İngiliz dünyasının, sömürgeciliğinin sona ermesiyle başlayan
küçülme ve eski görkemini yitirme sürecini, bir malikanenin geçirdiği
değişim aşamalarıyla simgeliyor.
Bir
komşunun ölümü, malikanenin bahçıvanının işten çıkarılması gibi,
gündelik hayatın içindeki sıradan anlarda bile bir derinlik ve
dokunaklılık bulan Naipaul, ayrıntılardan geniş manzaralara uzanıyor;
‘ilerleme’ fikrinin engellenemez yükselişiyle yitip giden eski dünyayı,
İngiliz coğrafyasında yavaş yavaş meydana gelen kalıcı değişimleri
gözler önüne seriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder